ÖĞRENCİLERİME
08/06/2011- Saat : 24.00
Terme / Samsun
Sevgili Kuzucuklarım,
Duygularımı sizlerle paylaşmaya başlamadan önce sizleri yüce Allah’ın selamıyla selamlıyorum.
Anladım ki siz, hala beş yıl öncesinden tanıdığım altın kalpli, özü güzel, sözü güzel, yaratılışı güzel, biricik kuzucuklarımsınız. Siz hala beş yıl öncesinde benim kısmen keşfettiğim; fakat büyük bir kısmı hala keşfedilmemiş, bu yüzden sıkıntı çeken, bu yüzden bulunduğu dar ortamlara uymakta zorlanan saklı bir hazinesiniz. Siz bu halinizle büyük denizcilerin rüyasına giren keşfedilmemiş bir kıta gibisiniz. Büyük bir kâşifin sizi keşfedeceği günü sabırsızlıkla beklemelisiniz veya o günü beklemeyip kendi kendinizi keşfetmelisiniz! Belki de Allah, hiçbir güzelliği sonsuza kadar saklamak için yaratmamıştır. Sakın yanlış anlamayın! Bu sözleri sırf övgü olsun diye sadece sizin için söylemiyorum. Sizin gibi daha yüzlerce, binlerce ve sayısını ancak Rabbimin bildiği, her biri yaratıldığı günden beri, açacağı günü bekleyen hilkat çiçekleri için söylüyorum.
Sevgili Kuzucuklarım, bazı çiçekler vardır ki, yedi senede bir açar, açtıkları zaman diğer çiçekleri gölgede bırakacak kadar güzeldirler. Diğer çiçeklerin, bunları görecek kadar ne gözleri vardır ne de ömürleri. Hak etmeyenler onların kokusunu bile hissedemezler. Ne var ki, bu çiçekler, saksılarda ve bakımlı bahçelerde değil, bataklıkların karanlık ve çileli ortamında, ıssız ve susuz çöllerde açar. ( Nilüfer ve kaktüs çiçekleri gibi...) Açtıkları zaman, bulundukları ortamı cennet bahçelerinden bir bahçeye çevirirler. Onların açtıkları yerde bataklıklar kurur, çöller vaha olur. Bazı insanlar da vardır ki, yüz yılda bir gelirler ve kendi zamanlarının yüz yıl sonrasının idraki içinde yaşarlar, öldükten sonra dahi, geçmişten geleceğe ışık saçarlar. Sonsuza kadar, karanlık beyinler bu ilahi ışıklarla aydınlanır. Zamanın insanları onların bu hallerini anlayamazlar, onlara deli derler. Mansur'a da deli dediler, Galileo’ya da deli dediler, varsın desinler... Onlar, deli dedikleri bu insanları utanmadan ve Allah' tan korkmadan bir de cezalandırdılar. İlahi adaletin tecellisine bak ki, akıllıların(!) hepsi unutuldu. Deliler(!) ise hala yaşıyor. Ne yapalım, sonsuzluğa giden bu yolda, her kuş Kaf Dağı'nı aşamazmış. Aşıp da, Anka Kuşu'na ulaşamazmış. Ulaşanlar da mutluluktan hemen ölür, ortada Anka'dan başka kuş kalmazmış. El baki, Hüvel Baki... Ey yüce Allah'ım! Bu, Anka Kuşu Masalı (!) da, ne kadar zor bir masalmış. Biz bu masalı, bin senedir dinliyoruz; fakat hala anlayamıyoruz. Nasıl anlayalım ki masallar anlaşılmak için değildir. Tatlı tatlı hayaller içinde çocukları uyutmak içindir. Bir zamanlar hikmet ve irfan ehlinin anlattığı hakikatler masal olmuş. Cehalet karanlığında uydurulan efsaneler de hakikat zannediliyor. Demek ki değerli öğrencilerim, uyumak ve uyutmak için değil, anlamak ve anlatmak için, daha çoook masal (!) okumamız ve okutmamız lazım.
Çok sevgili ve değerli kuzucuklarım, Biz size ve sizin gibi değerli diğer öğrencilerimize aslında hiçbir şey öğretmedik. Zaten, istesek de öğretemezdik. Bakmayın, siz adımızın öğretmen olduğuna... Sizler, gerçek öğretici ve terbiye edici, alemlerin rabbi tarafından yazılmış güzel bir mektup iken, biz sizi sadece okumaya çalıştık. Belki meslekte yeterli tecrübeye sahip olamadığım için sizi tam okuyamadım ve tam anlayamadım.
Her parmağında en az on marifet bulunan sanatkâr, sizin gibi inançlı sanatkârlar Allah'ın, sonsuz güzellikler yaratan, gerçek sanatkârlığına ve bu güzel sıfatlarına ayinedarlık yaptığınız için, çok mutluluk duymalısınız. Çünkü bu ilahi güzellikleri görmeyen gözlere gösterir, işitmeyen kulaklara işittirir ve karanlık gönülleri aydınlatmaya çalışırsınız. Unutmayın! Bu ilahi aynayı ne kadar fazla parlatırsan, o kadar güzel yansıtırsın. Ne mutlu size ki hem aydınlatır hem aydınlanırsın. İşte İmam Hatiplim sen busun!
Sevgili Canlarım, daha yazacak o kadar çok şey var ki.... Yaklaşık bir hafta daha siz canlarımla beraber olacağım. Aslında sizi bilmem; ama beraber olmamız beni mutlu ediyor.
Bu mektubu, size ve sizin şahsınızda tüm sevdiklerinize ve bize ulaşmak isteyip de ulaşamayan sevgili öğrencilerime armağan ediyorum. Sizi ve bizi bilen tüm sevdiklerinizle paylaşabilirsiniz. Unutma! Mutluluklar paylaştıkça çoğalır; sıkıntılar paylaştıkça azalır.
Hepinizi Yunus' un diliyle Allah’ın selamıyla selamlıyorum;
Biz bu elden gider olduk,
Kalanlara selam olsun.
Bilmeyen ne bilsin bizi,
Bilenlere selam olsun...
Yolunuz açık olsun. Allah yar ve yardımcınız olsun. Yarınlarınız aydınlık olsun. Allah gönlünüze göre hayırlı olanı versin.
Allah'ın selamı rahmeti ve bereketi üzerinize devamlı ve ziyade olsun. Ben size hakkımı helal ediyorum. Beş yıl içerisinde istemeyerek de olsa hatamız olmuş veya sizleri üzdüysem affola. Esenlik dolu yarınlar dilerim…
Celal KURT
(Sevgili Kuzucuklarım, Kuzucuklarını çok ama çok seven öğretmeniniz.)
GERÇEK DOSTLUK İSTİYORSAN