|
 |
|
"5F KUZUCUKLARI" |
|
|
|
|
|
 |
|
OKUMA BAYRAMI RESIMLERI |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
2OO6-2007
EĞİTİM ÖĞRETİM YILI
1 F SINIFI
OKUMA BAYRAMI
VE
ANILARIMIZ




























































OKUMA BAYRAMI
Öğretmenimiz diyor ki;
Değerli Konuklar ve veliler,
Okuma Bayramımıza Hoş Geldiniz.
Öğretmenliğin en güzel günü, işte bu gündür. Çalışmalarımızın, elle tutulabileceği, gözle görülebileceği ve meyvelerinin sergileneceği bir gün.
Bugüne kadar, birlikte çalıştık ve uğraştık.
Ama hep biz konuştuk.
Şimdi öğrencilerimiz konuşacak.
Mikrofonu almak için sabırsızlanıyorlar.
İnşallah, daha nice bayramlarına ve
onların mutluluklarına birlikte seviniriz.
Bayramımıza katıldığınız için hepinize;
şahsım ve öğrencilerimiz adına teşekkür ederim.
Tekrar hoş geldiniz.
—Sayın okul müdürümüz Sevgili Muharrem KÖSE
öğretmenimizi konuşmasını yapmak üzere
sahneye davet ediyorum.
BAYRAK
Ey, mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü!
Işık ışık, dalga dalga bayrağım,
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.
Sana benim gözümle bakmayanın
Mezarını kazacağım.
Seni selamlamadan uçan kuşun
Yuvasını bozacağım.
Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...
Gölgende bana da, bana da yer ver!
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar.
Yurda ay yıldızın ışığı yeter.
Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün.
Kızıllığında ısındık,
Dağlardan çöllere düşürdüğü gün.
Gölgene sığındık.
Ey, şimdi süzgün, rüzgârlarda dalgalan;
Barışın güvercini, savaşın kartalı...
Yüksek yerlerde açan çiçeğim;
Senin altında doğdum,
Senin dibinde öleceğim.
Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
Yeryüzünde yer beğen!
Nereye dikilmek istersen,
Söyle, seni oraya dikeyim!
ARİF NİHAT ASYA
SAKARYA TÜRKÜSÜ
İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya:
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.
Su iner yokuşlardan, hep basamak başamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.
Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir:
Oluklar çift, birinden nur akar, birinden kir.
Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat:
Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat!
Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne?
Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine:
Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.
Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?
Rab’im isterse, sular büklüm büklüm burulur.
Sırtına Sakarya'nın, Türk tarihi vurulur.
Eyvah, eyvah, Sakarya'm, sana mı düştü bu yük?
Bu dâvâ hor, bu dâvâ öksüz, bu dâvâ büyük!..
Ne ağır imtihandır, başındaki Sakarya!
Bin bir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?
İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal;
Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,
Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan:
Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan!
Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân;
Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!
Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu?
Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?
Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna?
Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?
Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir?
Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir!
Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;
Sakarya, kandillere katran döktü geceler.
Vicdan azabına eş kayna kayna Sakarya.
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!
İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su:
Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.
Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek:
Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?
Kaf dağını assalar, belki çeker de bir kıl!
Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!
Sakarya, saf çocuğu, masum Anadolu'nun,
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!
Sen ve ben, gözyaşıyla ıslanmış hamurdanız;
Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!
Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!
Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz:
Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber kılavuz!
Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya:
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!
NECİP FAZIL KISAKÜREK
MUSTAFA KEMAL' İ DÜŞÜNÜYORUM
Mustafa Kemal' i düşünüyorum
Yeleleri alevden al bir ata binmiş
Aşıyor yüce dağları, engin denizleri
Altın saçları dalgalanıyor rüzgârda
Işıl ışıl yanıyor mavi gözleri
Mustafa Kemal' i düşünüyorum;
Yanmış, yıkılmış savaş meydanlarında
Destanlar yaratıyor cihanın görmediği,
Arkasından dağ dağ ordular geliyor
Her askeri Mustafa Kemal gibi.
Mustafa Kemal' i düşünüyorum;
Gelmiş geçmiş kahramanlara bedel
Hükmediyor uçsuz bucaksız göklere.
Al bir ata binmiş yalın kılıç
Koşuyor zaferden zafere...
Mustafa Kemal' i düşünüyorum;
Ölmemiş bir kasım sabahı!
Yine bizimle beraber bir yerde,
Yaşıyor dört köşesinde vatanın.
Yaşıyor damar damar yüreklerde.
Mustafa Kemal' i düşünüyorum;
Altın saçları dalgalanıyor rüzgârda
Mavi gözleri ışıl ışıl, görüyorum
Uykularıma giriyor her gece.
Ellerinden öpüyorum.
ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN y
BİRİNCİ SINIF MASALI (Mert Ali)
Evvel zaman içinde
Kalbur saman içinde
Develer tellal iken,
Pireler berber iken,
Ben anamın beşiğini,
Tıngır mıngır sallarken,
Bir varmış bir yokmuş
Okulda öğrenci çokmuş.
Öğrenciler arasında
Afacan, aklı başında
Altı yaşını bitirmiş,
Yedi yaşına girmiş,
Akıllı bir çocuk, varmış,
Onun adı Mert Ali’ymiş. ıhııı
Sakın sözüme şaşmayın,
Bana gülerek bakmayın,
Masaldaki çocuk benim,
Çok gülünçtür serüvenim.
Çok çalıştım, çok yoruldum,
Ben canlı bir masal oldum.
Girince yedi yaşıma,
Neler geldi başıma.
İzin verin anlatayım,
Birer birer tanıtayım
Bir şey bilmiyordum önce,
Okula yeni gelince.
İki yanıma bakmıştım,
Atatürk'ümü görünce,
Kavuştum' büyük sevince.
Hemen önünde eğildim,
Saygıyla bir selam verdim.
Sonra bir tebeşir aldım,
Kara tahtaya yaklaştım.
Çabuk simit resmi yaptım,
Simide bir de sap yaptım,
Simit elma oluverdi,
Öğretmen aferin dedi,
Elma altına bir yazdım,
Matematiğe başladım,
Daha pek çok çizgi çizdim,
Çizgi çize çize bezdim,
Şaştım kaldım bu işlere.
Durmadan hep yazıyordum,
Durmadan hep okuyordum,
Havalara yaza yaza,
Tahtalara yaza yaza,
Defterlere çize çize,
Canımı çok üze üze,
Ödevleri boza boza,
Bu işlere kıza kıza,
Ezberledim harflerimi,
Bitirdim hep işlerimi.
İsterseniz bir deneyin,
Okurum ne isterseniz,
Yazarım ne söylerseniz...
İşte sayın büyüklerim, .
Pek çok benim 'emeklerim.
Şudur sizlere son sözüm,
Çalıştım; ak çıktı yüzüm.
İğne ile kuyu kazdım,
Amaaa, okudum ve yazdım....
Ne güzelmiş yazı yazmak,
Masal, hikâye' okumak.
Okuyor, eğleniyorum.
Okuyor, öğreniyorum.
Artık tam okullu oldum,
Başarı yolunu buldum.....
SAYILAR
(1)
Benim adım bir,
Yaşım küçüktür ama,
Birinciyim her yarışta,
Çok sevsem de birdir biri,
Oynayamam tek başıma
(2)
Ben ikiyim,
Sayıların ikizi,
İçimde iki tane bir gizli,
Güzel yazın beni arkadaşlar,
İki kere öptüm sizi.
(3)
Ben kim miyim?
Üçayaklı örümceğim,
Koşar dururum, sayıların arasında,
İkinciden sonra,
Dördüncüden önce gelirim,
Üçüncüyüm her yarışta.
(4)
Benim adım dört,
Bir kuşun ayağıyım,
Bir, iki, üç…
Nerede dördüncü parmağım?
Yardım edin birazcık,
Yürüyeyim cik ,cik, cik!
(5)
Bana derler beş,
Bir adım da şişman kuş,
Karnımda var beş yumurta,
Satsam onları ,
Beşi beş liradan,
Kaç lira eder acaba?
(6)
Beşin bir büyüğüyüm,
Kapı kilidine benzerim.
Baş aşağı dururum,
Kedi gibi ,
Kuyruğumu bükerim,
Mışıl mışıl uyurum,
(7)
Belimde kuşağım var,
Burnum geriye bakar,
Ben bastonum aslında,
Dedemin elinde gezerim,
Tık tık tık öterim.
(8)
Benim adım sekiz,
Sekiz numaralı gözlüğüm,
Neye baksam çift görürüm,
Enine bölün beni sıfır,
Yukarıdan bölerseniz, üçüm.
(9)
Benim adım dokuz,
Beli bükülmüş nine,
Sekizden sonra,
Ondan önce gelirim,
Tin tin giderim evime,
Ters çevirip bakarsanız,
Altı olduğumu görürsünüz.
(0)
Benim adım sıfır,
Sayıların ilkiyim,
Bir ile on,
On ile yüz ederim,
Tek başıma yok değerim,
İçi boş ceviz gibiyim.
BULAŞIK YIKAYACAKTIM (Rumeysa Bayka)
Hoş geldiniz efendim.
Size öyküm var benim
Ah bilseniz ne oldu
Çok korktum yüzüm soldu
Annem pazara gitmişti
Vallahi amacım işti
Çıktım bir tabureye
Su koydum tencereye
Su ısınmıştı biraz
Baktım ki sabunu az
Taktım önlüğü belime
Aldım bezleri elime
Fakat köpükler çoğaldı
Elimde belimde kaldı
Köpük durmadı taştı
İnanın boyumu aştı.
Korkuya telaşa kapıldım
Peki şimdi ne yapayım?
Annem gelince ne der?
Köpük dolacak her yer
Ne zor işmiş bulaşık
Vazgeçtim işten artık
Köpüğü kucakladım
Camdan dışarı attım
Bu iş beni çok yordu
Baktım zil çalıyordu
Gidip açtım kapıyı
Karşımda annem vardı
Aslı ne yaptın? Dedi
Çok kızmıştı besbelli
Anne bağışa beni
Üzmek istemem seni
Yardım etmek istedim
Sonucu bilemedim
İnan anne bir daha
Dikkatli olacağım
Senin başına
Köpük atmayacağım.
Hoca ile Bekçi (Ahmet Said-Kaan)
Hoca bir gece yarısı kalkmış. Eline feneri almış. Sokağa çıkmış. Sokakta
gezinmeye başlamış. Bekçi, Hoca’yı görmüş. Ona:
(Ahmet Said)- Gece yarısı sokakta ne arıyorsun? Demiş.
Hoca:
(Kaan)- Uykum kaçtı da onu arıyorum. Demiş.
İki İnatçı Keçi(Taha-Bekircem)(Selin anlatır)
İki inatçı keçi bir köprüde karşılaşmış.
Köprü çok darmış. Keçilerden biri:
(Taha)- Çekil yolumdan. Önce ben geçeceğim, demiş. Öteki keçi:
(Bekircem)- Hayır, önce ben geçeceğim, demiş.
Böylece dövüş başlamış. Kavga büyümüş.
Sonunda iki inatçı keçi dereye
yuvarlanmış. İkisi de suda boğulmuş.
TÜRKÇE:
Benim adım Türkçedir
Yardımcıyım her derse
Herkes okuyup yazar
Eğer beni severse
HAYAT BİLGİSİ:
Hayat Bilgisiyim ben
Kazanır beni seven
Çalışıp çabalarsa
Bilgi alır her şeyden
MATEMATİK:
Ben matematiğim
Sayılardır temelim
Düşünüp hesaplama
Öğretmektir emelim
RESİM:
Benim adım da resim
Doğayı sevdiririm
Duyguyu, düşünceyi
Renklerle, belletirim
MÜZİK:
Şarkılar, türkülerle
Zihninizi açarım
İyi, güzel, yararlı
Görme gücü saçarım
BEDEN EĞİTİMİ:
Mutluluğu, sağlığı
İsteyen beni sever
Oyunları, sporu
Çalış, çok iyi becer
BÜTÜN DERSLER:
(El ele tutuşarak)
Bir bütünüz hepimiz
Sizleri çok severiz
Yararlı bilgilerle
Sizi mutlu ederiz
|
|
|
|
|
|
|
 |
|
http://celalkurtt.tr.gg |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
***DUYURU PANOMUZ***
|
|
|
|
|
Bugün 131410 ziyaretçiburadaydı. |
|